Kayıtlar

Temmuz, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor
Resim
Ayşe tatilde 10 Soma katliamından sonra, eğreti gecelerde yüreğime inen yumruklar ve midemin içinde  top gibi duran yangınlarla uyandım. Ne yapsam işime odaklanamıyor, hırsımı bastıramıyordum. Koynu boş kalan kadınlara gidemiyor, çocuklara el veremiyordum. gözlerimde yanan kor sönmüyordu. Burası kafamı boşalttı. Baretime çiçek ektim, yenilendim. Derin derin uyudum. Sadece ne oldu bilmem, bu gün her şey ters gitti, burada ve orada ama yazmayacağım. Dillenirse geçmez, yazmazsam unutulur, tekrarlanmaz. Kötü anların geçmesini bekleyeceğiz , yok başka çare.  Ölümden öte köy yokmuş ya! Bok gibi parası var, lafı araplar için söylenmiş. Gerçekten paranın bokunu çıkartmışlar. Paralarının sayesinde, küstahlığı, pisliği, saygısızlığı, vurdumduymazlığı satın almışlar. Bizim Anadolu’da bir laf daha var "delinin şeyiyle oynadığı gibi oynuyorlar" aynen öyle bilinçsiz saçmalama, tam bunlara göre. İğrençler. Hey allahım  " atın önüne et, itin önüne ot" Her akşam yemeğinde
Resim
Ayşe tatilde 9   Odamda bugünü yazarken, kapalı  pencereden martı sesleri geliyor. Bana gına geldi. Şu adına şiirler yazdığım martılar var ya onlar. Şiirimi geri çekiyorum. İnsana neşe verdiğini düşündüğüm kuşlar kabusum oldu. Uyumak olanaksız. Tam içim geçiyor derkeeen, bıyak bıyak sesler, hiç durmuyor, hiç susmuyorlar. Sanki her beş dakikada dışarıda teenager(genç) bir kız çocuğu tecavüze uğruyor. Ay ay aya yapma  yapma ay ay ay... Bir telaş, bir ukalalık…  Hay sesi kesilesiceler delirttiler! Bir sıkıntıları var bu kuşların ama ne? Bu sabah Torquay sahiline gittim. Burada deniz sabah altı yüz metre kadar gidiyor, akşam geri geliyor. Sanatçılar tüm sahile kocaman kumdan heykeller ya da resimler yapıyorlar akşam hepsi siliniyor. Sahil duvarında, keyifli, hoş bir kalabalık batırıyor güneşi. Bu şehre bir düzine ortodontist diş hekimi gerekli. Herkes dişlek, niye yaptırmazlar ki? Bizim memlekette sıpaların dudağı hafif kalksa doktordayız . Burada Türkiye'yi sevme
Resim
Ayşe tatilde 8 Hayvanat bahçesine gittim. Darıca'da burnumuzun dibinde alası var, gitmeyiz,nedense?! Anabel ve ben! Ne alaka İsviçreli, on altı yaşında, sessiz, çilli, güzel, ilkeli, ciddi bir kız. Sınıf arkadaşım. Bahçe çoook güzel, daha çok halkın gezeceği, dinleneceği, serin, hoş bir yer. Fakat hayvan çeşidi çok olsa da hepsinden bir tane, beni kesmedi... Bizim memlekette kapısında TBMM yazan binadakiler daha korkunç, different, komik, stuped, renkli bence! Maymunlara bayıldım. Bir tek onlar ailece yaşıyorlar. İnsanın maymun olası geliyor. Oooooohh iki dönüm bostan yan gel Osman. Stres yok, isteyen çiftleşiyor (aman ne cilve ne cilve), isteyen yuvarlanıyor, oynaşan yavrular, bit ayıklayan babalar. Bir de tabii, bizden çoook masumlar. Hani gezginlerde sırt çantası, şapka ve elinde su şişesi olur ya ben de aynı pozda olayım dedim. Bahaneyle su içerim. İki pound(7 tl) ta kıyıp su aldım. İyi güzel de her on beş dakkada bir çiş geliyor. Ay öldüm, ağaçların a
Resim
Ayşe tatilde 7 Arkadaşlar şehirde broşür kalmadı hepsini ben topladım. Apartman girişindeki posta kutularına atılan broşürleri okumadan atan ben, Peington sokaklarında ne bulduysam lüzumlu,  lüzumsuz ama çok renkli, topladım. Kısa ve öz yazıldığı için akşamları okurum maybe…(belki…) Dün, akşam yürüyüşünde, karşıdan karşıya geçerken panik yaptım. Anam ben hiç corner(köşe) kullanmıyor muşum. Karşıdan karşıya, yolun orasından çapraz ööööyle geçiyormuşum. Zaten burada trafik ters, sağa baksam olmuyor, sola baksam olmuyor, mutlaka bir sürpriz var. Dün akşam da ööööyle sersem sepelek geçerken arabayı görünce sağımda, kendimi karşıya atayım derken, yuvarlandım düştüm, bir ara ayağımı bulamadım, çapraz yuvarlandım. Kolum kanadı, pantolonum yırtıldı. Trafik durdu, önümden geçenler trenmişim gibi bakıyorlar. Yavaşça kalktım. Nihayet yolun karşıından bir kadın bağırdı"are you okey" "okey bacım, okey "dedim. Yavaş yavaş eve gelip duş alıp yattım. Neyse birkaç sıyrık.